Fakirlik
“Eskiden ne zaman bir fakir lafı geçse annem, ananemden kalma, ‘öyle deme şeytan fakirdir’ sözünü söylerdi. Çocuk aklı, anlayamazdım. O zamanlar fakirliğin sadece para pul ile ilgili olduğunu zannedecek saflıktaydım.”
Berthol Brecht‘in sanırım bir hikayesinde ya da şiirinde geçen yaşlı bir kadın vardır. Kadın zaman zaman bir markete gider, sepetini doldurur ve kasaya geldiğinde ürünleri bırakıp “bunları satın alamayan fakirlerin de olduğunu hatırlatmak istedim” minvalinde bir şey söyleyip gider.
Eskiden ne zaman bir fakir lafı geçse annem, ananemden kalma, “öyle deme şeytan fakirdir” sözünü söylerdi. Çocuk aklı, anlayamazdım. O zamanlar fakirliğin sadece para pul ile ilgili olduğunu zannedecek saflıktaydım.
Artık kimse ‘fakir’ değil, ‘düşük gelirli’. Bunu böyle söylemek çok şeyi değiştiriyor değil mi? ‘Zam’ değil “fiyat ayarlaması” gibi.
Evet, bugün fakirliğin ayıp olması, kabullenilmesini güçleştiriyor. Çünkü reklamıyla, dizisiyle, sosyal medyasıyla sunulan özenilesi hayatlar, herkese uygun şekilde paketlenip servis edilerek insanların bi şekilde nefisleri körleniyor. Ve her kademe atlama hamlesiyle de kimse daha fakirleştiğinin farkına varmıyor.
E kimse fakirliğini kabullenmediği için de (en azından başkalarına karşı) sahip olduklarının zevkini çıkarmak yerine sahip olamayacaklarına özenmekle git gide “şeytanlaşıp” kendine ve herkese yabancılaşıyor.
Hayatımız için zaruri olmayan her şeyin pazarlanması maalesef gerçek ihtiyaçlarımızın zaruriyetini perdeleyerek sahte bir sahiplik ve şükran hissi yaratıyor.
Bunun farkına varsan da maddi olarak elini kolunu kaptırdığından isyan edemeyip kuzu kuzu oturuyorsun. Zaten bu ilizyona da artık alıştığından haline şükredip Matrix’in pili olmaya devam etmekten başka çaren kalmıyor.
Oysa geçmişte telefonumuz yoktu, komşularımız vardı. Arabamız yoktu, misafirliklerimiz vardı. Kıyafetlerimiz yoktu, heveslerimiz vardı. Ne bileyim vayt çaklıt mokiyatomuz yoktu, aşuremiz vardı. Her şey dahil tatillerimiz yoktu, herkes dahil tatillerimiz vardı.
Reklam diliyle söylersek “sınırlarını aş”tıkça sinirlerimiz bozuldu.