Temiz insanlar topluluğu: EYT
Topluluk diye hitap etmenin doğru olmadığını biliyorum. Çünkü, EYT topluluk olmayı çoktan aştı. Dev gibi bir sivil toplum kuruluşu oldu. Genel merkeze bağlı 19 dernek. Şimdilik federasyon. Konfederasyon olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Neden temiz insanlar dedim?
Bu insanları 2016 yılında tanıdım. Sosyal medya hesaplarından inceledim. Ne istiyorlar diye merak ettim. Haklı bir davaları olduğuna kanaat getirdim. Çünkü, 4447 sayılı yasa geriye doğru işletilip mağdur bir kitle yaratılmıştı. İlk olarak yazılı basında bir köşe yazısı yazdım onlarla ilgili olarak. Sonra da kendilerinin bile haberlerinin olmadığı romanlarını (Dökün Beni Yıldızlara- Haziran 2016) yazdım. Yaptıkları mücadeleyi, seslerini duyurmak, kamuoyunun dikkatini çekmek için verdikleri olağanüstü gayretleri ve uğradıkları mağduriyetin yol açtığı sosyal çöküntüyü o romanda işledim.
Önce Ankara’ya, sonra İzmir’e ardından İstanbul’a giderek kendileriyle tanıştım. Bu davaya destek verecek toplumda söz sahibi kalemlere duydukları açlık tarif edilir gibi değildi. Üst üste onların davasını anlatan yazılar, makaleler kaleme aldım. Sanat-edebiyat camiasının dikkatini bu yöne çekmek istedim. Kısmi bazı başarılar gelmiş olsa da edebiyat camiası genel anlamıyla suskun kaldı. Oysa sanatın, edebiyatın açamayacağı hiçbir kapı yoktu. Yine de duyarsız kalmayan yazarlara teşekkür etmek boynumuzun borcu olmuştur.
Zaman içinde kaynaştık. Yeni dostluklar, arkadaşlıklar edindik. Sesleri daha gür çıkmaya başladı. Dört kişiyle yaptıkları basın açıklamalarına duyarsız kalan yazılı ve görsel medya, sayıları hızla artan EYT’lilere kayıtsız kalamadı.
Bağıra bağıra söyledikleri “Her evde bir EYT’li var” sözü insanlar emekli olmaya başladıklarında gerçekliği tartışılmaz hale gelince sayıları çığ gibi büyüdü.
Büyük kentlerde art arda mitingler yaptılar. Dernekleşmenin, sivil toplum kuruluşu olmanın kaçınılmazlığını görüp örgütlendiler.
Gelinen noktada ülkenin gündemine oturdular ve bu sorun çözülmedikçe gündemden düşmeleri de olası gözükmüyor. Bir büyükleri, abileri olarak mitinglerine davet ettiklerinde gitmemezlik yapamazdım. Toplumcu gerçekçi yazar olmanın koşullarını yerine getirdiğime olan inancımla o mitinglerde konuşmalar yaptım. Binlerce insanın “umut” diye haykırışını, her konuşmacının satır aralarında “yasa çıkacak mı” beklentisini arayan o çaresiz bakışları gördüm.
Siz bilir misiniz bir babanın, bir annenin çocuğuna harçlık veremeyişindeki düş kırıklığını? Hiç yaşadınız mı çocuğunuza ayakkabı alamayıp delik, yırtık ayakkabıyla okula gönderirkenki yüreğindeki yanmayı? Bilir misiniz? Nereden bilecek bu duyguyu yaşamayanlar.
Onurlu insanlar topluluğudur EYT. Güzel insanlardır. Art niyetli kimseyi göremezsiniz aralarında. Varsa da, çok nadiren bu tarz kişiler ortaya çıksa da, asla aralarında barındırmazlar. Ve siz bilir misiniz bu insanların nasıl vatansever olduklarını? Hanginiz kan verdiniz bugüne kadar? EYT’liler toplu olarak kan bağışı yaptılar, duydunuz mu?
Zaman zaman kendi aralarında, üyeleriyle tanışma, kaynaşma toplantıları yapıyorlar. Kahvaltıda buluşma gibi. Çocuklarının evlilik törenleri olduğunda topluca katılma gibi. Daima birbirlerine kenetlenmiş bir topluluktur EYT.
Bu çocukların bir özelliği de asla fitne, fesat gibi dışarıdan gelecek saldırılarla bölünemeyecek olmalarıdır. Fitneyi, fesatı anında bertaraf edecek dinamik bir yapıya sahipler. Deneyen olmadı mı sanırsınız. Elbette oldu. Fitne, fesat döndü sahibini buldu. Bana bu dinamikte başka bir topluluk gösterebilecek olan var mı?
EYT, ülkenin en büyük sivil toplum kuruluşu oldu. Daha da gelişip büyüyeceği kesin. Artık bir marka haline geldi. Desteğin, dayanışmanın sembol bir örgütü olarak karşımızda duruyor.
EYT İzmir derneği 22 Aralık günü üyeleriyle kahvaltıda buluşuyor. Birbirini tanımayanların bir araya gelip kaynaşmalarını amaçlayan bu kahvaltıya biz de katılacağız.
Temiz insanlara selamlar…
Erdinç OZAN