Selahattin Demirtaş, Erdoğan’ın İmralı’ya heyet gönderdiğini öne sürdü. Demirtaş iddiasını aynı iddiayı öne süren gazeteci Amed Dicle’nin açıklamalarıyla birlikte paylaştı.
Gazeteci Amed Dicle, Yeni Yaşam gazetesine verdiği röportajda “AKP bu 2023 seçimlerinde bile Kürtlerin, HDP’li seçmenlerin desteğini almak için Abdullah Öcalan’a çeşitli heyetler gönderdi.” iddiasında bulunmuştu. Söz konusu haberi alıntılayan Selahattin Demirtaş şunları söyledi:
“Erdoğan, İmralı’ya heyet gönderip ne istemiş olabilir sizce? İstediğini alamayınca yine hepimizi “terörle” iş birliği yapmakla suçlamaya başladı anlaşılan. Bu ikiyüzlülüğün takdirini size bırakıyorum.”
Gazeteci Amed Dicle’nin söz konusu iddiaları dile getirdiği bölüm şöyle:
“Şu anda AKP-MHP medyasına bakın; terörist, şu, bu, falan deniyor. Bu son zamanlarda çok konuşulmadı ama AKP bu 2023 seçimlerinde bile Kürtlerin, HDP’li seçmenlerin desteğini almak için Öcalan’a çeşitli heyetler gönderdi. Elimizde belge yok ama biliyoruz. Çıkıp “hayır öyle değildir” diyemezler. Doğrudan ilk defa size söylüyorum.
–Ne zaman oldu PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeler?
“Seçim atmosferinin olduğu bu dönemde… Öcalan ile görüşme oldu ve kendi istedikleri cevabı alamayınca tecrit ağırlaştırıldı, disiplin cezası verildi. Dolaylı olarak Kandil’le de temaslar denendi. Bu temasları sürdüreceksin, sonra istediğim cevabı ve desteği alamayınca da “vay efendim bunlar terörist, CHP bunlarla görüşüyor” diyerek propaganda yapacaksın. Eğer bu görüşmelerde olumlu bir sinyal alınmış olsaydı, bir ret edilme olmasaydı bu “terör, terörist” kavramları da kullanılmamış olacaktı. Seçim döneminde AKP’nin PKK lideri Öcalan ile görüştüğünü ancak istediği sonucu alamadığı için de saldırılarını artırdığını ifade ettiniz. AKP’nin hala İmralı’yı zorlama durumu ya da bir beklentisi var mı? Bir beklenti var diyemem. Bence o beklenti sona erdi. Çünkü bu son bir buçuk iki senelik süreç zarfında Ankara’dan İmralı’ya çok yoğun bir görüşme trafiği olduğunu biliyoruz. O kadarını söyleyeyim. Öcalan’ın bu görüşmelerde söylediği özetle şudur: “Dışarıda bir hareket, bir parti var. Onlarla görüşün, onlar kendi kararlarını verirler.” Özeti bu!
İktidar tarafı Kürt hareketinden bir destek alamayacağını anladığı için bu sert dilini daha da keskinleştirdi.
–HÜDA-PAR ile ittifak bu nedenle mi devreye girdi?
“Bence öyle… Kürtlerden bir destek bulamayacağını, bunun imkânı olmayacağını gördüğü için HÜDA-PAR ile “bir kırıntı elde ederim,” diye bir ittifaka girdiler. Ama sadece bunu yapmakla kalmadılar, İmralı’da rencide edici politikayı sürdürdüler. Tecrit, disiplin cezası, olmayan görüşün yasağı, Rojava’ya, Güney Kürdistan’a yönelik saldırılar… Şu an günlük olarak bir saldırı söz konusu… Fiziki saldırıdan bahsetmiyorum. Tayyip Erdoğan’ın çıkıp konuştuğu her yerde HDP’ye, Kürtlere, Kürt mücadelesine saldırdığını görüyorum. En son “Onları 14 Mayıs’ta Gabar’a, Cudi’ye gömeceğiz” dedi. Bu doğrudan Kürtlere yönelik tehdit mesajıdır.
–KCK’nin eylemsizlik kararı alması ve uzatması sürdürülen bu savaş politikalarının ezberini mi bozdu? Nasıl okuyorsunuz?
“Eylemsizlik kararı deprem vesilesiyle alındı. Ama deprem olmasaydı da KCK seçim atmosferine girilmesiyle beraber böyle bir karar alabilirdi.”