Barış Pehlivan: Erdoğan, ‘TSK’dan ihraç edeceklerdi, biz koruduk’ dedi. O sarıklı amiral, o cematten işte! …
Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başlayan gazeteci Barış Pehlivan, gazeteci Fatih Portakal’ın Youtube kanalına konuk oldu.
Gündemde yer alan konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Pehlivan, FETÖ ile mücadele ve tarikat yapılanmalarına dair önemli bilgiler paylaşırken resmi araçla tekkeye giden sarıklı amiralle ilgili önemli bir hatırlatmada bulundu.
“Bana kalırsa ağababalarının tümünün kaçmasına izin verildi”
Pehlivan, Fatih Portakal’ın “FETÖ ile gerçekten mücadele ediliyor mu?” sorusuna, “mücadele edildiğine inanmıyorum, bir avuç emniyet mensubu mücadele ediyor” diye cevap verdikten sonra şöyle devam etti:
“15 Temmuz’dan sonra tamam binlerce asker, polis tutuklandı ama bana sorarsanız ağababalarının tümünün kaçmasına izin verildi. Peki o boşalan koltuklara kimler getirildi noktasına geldiğimizde ben konuşmayım, devletin raporları var. Bakın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 2017’de polis akademisi önemli bir çalıştay yapıyor. İçişleri Bakanlığı’na, Süleyman Soylu’ya bağlı olan polis akademisi… Bu çalıştaya 20’den fazla insan topluyor. Bunların içinde cumhurbaşkanlığı çalışanları var, hakimler var, savcılar var, önemli bürokratlar var, güvenlik bürokrasisinin önemli adamları var, ilahiyatçılar var. Burda konuşuyorlar ve şöyle bir rapor çıkarıyorlar:
“FETÖ nedir, ne değildir? Bundan sonra ne yapacağız?”
Polis akademisinin raporunun kendisinde şöyle deniyor:
FETÖ meselesi her tartışıldığında FETÖ’nün her şeyden öte bir dini yapılanma olduğu göz ardı ediliyor. Bu saklanıyor. Bu yanlış bir şey. Çünkü eğer biz bunu saklarsak, bunun üzerini örtersek bugün Fethullahçılardan boşalan koltuklara başka tarikatların girdiğine dair bizim şüphelerimiz var. O zaman onlara yol veririz. Bunlara göz yummamak gerekiyor.
2017’de… düşünebiliyor musunuz?
Bununla birlikte Diyanet’in “tarikatlar raporu” var. Her ne kadar yalanlasalar da bunun gerçek olduğunu biliyorum. 15 Temmuz’dan sonra, bana kalırsa Erdoğan’ın da onayıyla hazırlanan bir rapor. O raporun kendisinde zaten birçok şey var. Konu şuraya geliyor:
Size sayabilirim; Sağlık Bakanlığı’nda Menzil var, yargıda İskenderpaşa, bir yerde Nurcular… bunları saymak çok önemli değil. Mesele dönüp dolaşıp şuraya geliyor. Liyakatı değil de ‘alnı secdeye değiyor’ kıstasını aldığınız andan itibaren batarız.
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Kurdoğlu cemaati etkili”
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Kurdoğlu cemaati etkili” diyen Pehlivan şöyle devam etti:
“Bu tarikatların şeyhleri birbiriyle kavga eder sürekli. Diyelim ki ben bir tarikatın müridiyim, silah arkadaşım başka bir tarikatın müridi. Bizim şeyhlerimiz birbiriyle kavga ederse peki biz napacağız ellerinde silah olan insanlar olarak? Ya da diyelim ki komutanımız başka bir şeyhe bağlı, ben onu mu dinleyeceğim, kendi şeyhimi mi dinleyeceğim? Ne kadar acı bir şeyden bahsediyorum farkında mısın?
Pehlivan, Fatih Portakal’ın “Barış sen konuşurken endişe ediyorum. İpin ucun kaçtı mı? Bunlar hakim mi şu anda?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“AKP, oy deposu olarak görüp yol veriyor. Tatbikatlarla ilişki şantaj üzerine kurulu”
“Bana kalırsa hakim. Bariz şekilde hakim. Ama bu oy deposu görülerek yol veriyor AKP.
Hatırlar mısınız, bir seçimden önce Süleymancıların AKP’ye oy vermeyeceği konuşuldu ve Süleymancıların ses kayıtları yayınlanmaya başlamıştı. “Süleymancılara operasyon yapılacak” haberleri çıkmaya başladı. O zaman tarikatlar diyor ki ‘biz AKP’ye oy verelim, ses kaydımız çıkmasın’. Tarikatlarla ilişkiyi de siyasi partiler şantaj üzerine kuruyor.
“Hepsi FETÖ yapılanmasını örnek alıyor”
“Tarikatlara sorsanız hepsi FETÖ’yü eleştirir, kızar. Aslında FETÖ, hepsinin idealindeki şeyi yaptı. Nefret ettiklerini söyleseler dahi sonuçta orda “aşk-nefret” ilişkisi var. Gülen’in dershaneleri varsa Menzil’in de var, hastaneleri varsa, Menzil’in de var. İş adamları örgütü varsa onların da var, medyası varsa onların da var. Kesinlikle Gülen cemaatini örnek alıyorlar. Yapılanma, örgütlenme konusunda tamamen onu örnek alıyorlar. Çünkü başarılmış bir şey var, öyle görüyorlar.
Acı olan ne biliyor musun? FETÖ ile ilgili hep “paralel devlet yapılanması” denildi ya, paralelden ziyade maalesef devlet olmuşlardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi devleti paraleldi aslında. Bütün emniyet müdürleri, TSK’nin en önemli generalleri onlardandı. Maalesef TC’ye bağlı gerçek insanlar paralel hale gelmişti.
“Sarıklı amiral, TSK’nın içindeki korunan cemaatten”
Portakal: “Aslında siyasetçiler izin vermese bunlar çöreklenemez, hiçbiri kapıdan içeri giremez. Özel hayatında nasıl yaşıyorsan yaşa ama devleti yöneteceksen hepimize hitap etmek zorundasın.
Geçtiğimiz günlerde bir amiral sarıklı görüntülendi. Bakanlık araştırma yapacağız dedi. Sen o araştırmanın sonucunun kamuoyuyla paylaşılacağını düşünüyor musun? Öğrenebilecek miyiz kimdir, napıyordu, şeyhin önünde namaz mı kılıyordu…? Resmi araçla gelmiş, kimsin sen? Sen devletin hizmetinde misin, şeyhinin hizmetinde misin? Bunların cevabını öğrenebilecek miyiz?”
Pehlivan: Bundan bir yıl önce, Meclis’te, AKP grup toplantısında Tayyip Erdoğan, İlker Başbuğ’a yönelik eleştirel bir konuşma yaptı. Çünkü İlker Başbuğ, FETÖ’nün siyasi ayağına dair bir şeyler söylemişti, AKP’yi işaret etmişti. Erdoğan da onu sert bir şekilde eleştirmişti. Erdoğan orada özetle şöyle bir şey söyledi:
“İlker Başbuğ ve silah arkadaşları FETÖ’cüleri tasfiye etmediler hatta Nurcu Kurdoğlu cemaatindekileri tasfiye etmek istediler biz izin vermedik.”
Ya düşünebiliyor musun? Geçen yıl bunu söyledi. Erdoğan, “bunlar TSK’dan atmak istedi, biz bu Kurdoğlu cemaatini koruduk” diyor. Şimdi o sarıklı -cübbeli amiral var ya, Kurdoğlu cemaatinden işte. Hal böyleyken Erdoğan’ın koruduk dediği bir kişinin ihraç edileceğini düşünmüyorum. En fazla resmi araçla niye tekkeye gidiyorsun diye görevi suistimal soruşturması açılır herhalde.”