‘Paralel Ekmek Örgütü’ Erdoğan’ın kalan popülaritesini bitirecek
Koronavirüs gündemine kapıldığımdan beri yazmaya ara vermiştim ancak zaman bilip de susma, görüp de gözünü kaçırma zamanı değil. Mademki ‘birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan şu günlerde’ aramıza ekilen nifak tohumu ormana dönüştü, mademki iktidar bunu layıkıyla yapıyor; o zaman biz de safımızı belli edelim!
İktidar, Koronavirüs salgını ile çevrelenmiş bir ülke konumunda olmamıza rağmen bizde tek bir vaka olmadığı iddiasına uzun süre sarıldı. Ülkeye giriş çıkışlar sürerken vaka olmadığının iddia edilmesi vatandaşta oluşan güvensizliğin en önemli gerekçesiydi. Belki bu gerekçe ile ortaya çıkan kamuoyu baskısı, iktidarı salgının artık Türkiye’ye ulaştığını kabul etmek zorunda bıraktı.
Hastanelerde doktorlara sayıyla verilen maskeleri, devamı olmadığı için dezenfekte edilerek verilen koruyucu kıyafetleri, salgının uzaması halinde yaşanacak ekipman eksiğinin gizlenmesini bir kenara koyarak soruyorum; kendisine ve ekibine maske bulamadığı için pratik maske yaptıklarını itiraf ederek tarif veren doktorları, eczanelere ulaştıramadığınız için dağıtılamayan maskeleri, satın almak yasak olduğu için maskesiz gezmek zorunda kalan vatandaşı daha ne kadar gizleyebileceksiniz? Bizzat Erdoğan’ın ismiyle başka ülkelere yardımlar gönderilirken ek ödemeye layık görmediğiniz sağlık personeli için bazı hastanelerde doktorlar arasında bağış kampanyası başlatıldığını, sizin yükümlülüğünüzün yine sağlıkçılar tarafından giderilmeye çalışıldığını ne kadar gizleyebileceksiniz? İnsanları sayılardan ibaret gördüğünüzü daha ne kadar…?
Medyanızda başarı hikayelerinizi anlatmaktan bunları konuşmaya zaman kalmıyordur muhakkak ama sokak bu gerçekleri konuşuyor.
Çünkü “inkar”, AKP iktidarının en önemli siyasi başarısı…
Bizzat Erdoğan’ın belirlediği strateji ile yol alan AKP’nin iktidarı boyunca en önemli siyasi başarısı inkar/yok sayma oldu. Erdoğan’ın en önemli yeteneği ise “dikkatleri dağıtmak”. “Yok say, inkar et yine de bakmaya devam ederlerse dikkatleri dağıt” gibi basit, kolay bir yöntem. Ancak tüm basının fişini elinde tutarken bu basit yöntemle yenemeyeceği muhalefet, kandıramayacağı vatandaş yok. Buna rağmen artık mızrak çuvala sığmıyor.
Erdoğan, iktidarının ne kadar zorda olduğunu, hazinede para kalmadığını gizlemeye çalışırken bir taraftan da en büyük rakiplerinin muhalefetin iki önemli belediye başkanı olduğunu ifşa ediyor. Erdoğan dikkatleri dağıtamıyor, artık bu rekabeti gizleyemiyor.
Erdoğan’ın, CHP’li belediye başkanlarının bedava ekmek dağıtması, bağış kampanyası düzenlemesi, sahra hastanesi kurmasıyla ilgili yaptığı “Paralel yapı” değerlendirmesiyle kendine verdiği zararı hiçbir muhalif eleştiri veremedi. Halbuki bu süreçte yaşanan krizi özellikle büyük şehirleri kazanan belediye başkanları ile çözebilirdi. Ortak adımlar, iş birliği iktidarın yaşadığı zorluğu ve Erdoğan’ın kaybettiği popülariteyi gizleyebilirdi. Erdoğan bunu yapmak yerine yine bildiği yoldan yürümeyi ve ‘sert hamlelerle’ saldırmayı seçiyor. Bedava ekmek dağıtmayı terör örgütü ile eş tutarak dikkatleri dağıtmak, “hayır ve şer” tartışmaları ile gündemi meşgul etmek niyetinde. Ancak bir ülkenin tüm yetkilerini elinde tutan bir Cumhurbaşkanının aşevlerini kapattığının konuşulması onun popülaritesini arttırmaz, sonunu hazırlar. Erdoğan’ın rakiplerini yok etmek amacıyla yoksul vatandaşı cezalandırması, vatandaşın yeni alternatif arayışlarına girişmesine sebep oluyor. Erdoğan her darbede rakiplerini biraz daha görünür kılıyor.
Erdoğan artıķ kendi partisinde bile alternatifsiz değil. Süleyman Soylu vakası da bunun kanıtı.
Derya Havin GÜNGÖR