“Teknoloji hareketleri kesin ve acımasız yapıyor. Bununla birlikte insanları da.” (Theodor Adorno)
Hatırlayabildiğim en güzel hatıralarım sinema salonlarında gizlidir; hiç unutmam bir defasında annem beni Back to the Future (Geleceğe Dönüş) filmini izleyebilmem için Aksaray Güneş sinemasına götürmüştü. Doktor Emmett Brown’un (Christopher Lloyd) Delorean DMC-12 model bir arabadan zaman makinesi yapıp çılgın yaveri Marty McFly (Michael J. Fox) ile maceradan maceraya koşması, o sıralar beni iflah olmaz bir bilim, bilimkurgu ve teknoloji fanına dönüştürmüştü. Hatta küçük çaplı bir bilimkurgu kulubü bile kurmuş, büyük bir heyecanla birtakım çılgın icatlara girişmiştik. Gerçi o günlerde imkânlarımız kısıtlıydı ama biz yine de bir yolunu bulup bilim mecmualarına abone oluyor, Jules Verne ve H. G. Wells okuyor, VHS filmler kiralıyor ve bu sayede bir nebzecik de olsa bilimkurgu susuzluğumuzu dindiriyorduk.
Mucitler de boş durmuyor, sürekli yeni buluşlara imza atıyordu. Teknoloji dünyasında düpedüz büyük bir devrim yaşanıyordu. Göz açıp kapayana kadar Amstrad CPC, Commodore 64 ve Amiga 500 gibi bizim jenarasyonun efsane bilgisayarları tarihin tozlu sayfalarına karışıyor; plaklar teyp kasetleriyle, teyp kasetleri CD’lerle, CD’ler de DVD’lerle yer değiştiriyor, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızın hatıraları birer birer hafızamızdan siliniyordu.
Deyim yerindeyse “internet teknolojisi” mucizevi bir buluştu. Öyle ki; haberleşmeden bilgi paylaşımına, habercilikten medyaya, tanıtım ve reklamdan seyahat ve tatile, kamu hizmetlerinden bankacılık ve ticarete, eğlenceden sosyal ilişkiler ve kültürler arası etkileşime, çevre ve sağlıktan eğitime kadar günlük yaşamı ilgilendiren pek çok alanda olumlu yeniliği ayağımıza getiriyordu.
Ne var ki teknolojinin yararları kadar zararları da bulunmaktaydı. Örneğin kimi bilişimciler, yüksek teknoloji, düşük yaşam şeklinde özetlenebilecek “yapay zeka” ve “sibernetik” gibi futuristik teknoloji ve bilimsel başarıları toplumsal çöküş ve kültürel çürüme ile yan yana getiren yeni bir dünyaya doğru adım adım ilerlemekte olduğumuzu ileri sürüyordu.
Mart 2018’de Teksas’ta bir teknoloji konferansında Tesla ve SpaceX’in kurucusu Elon Musk dostane bir şekilde dünyaya şu uyarıyı yaptı: “Sözlerimi not edin. Yapay Zekâ nükleer bombalardan çok daha tehlikeli!” Konu özellikle teknoloji olduğunda Musk, yapay zeka hakkındaki önsezilerini farklı şekillerde aynı açık sözlülükle başka ortamlarda da yinelemekten geri durmuyordu: “Neredeyse herkesin bildiğinden çok daha fazlasını yapabilir ve gelişme hızı katlanarak artıyor.” Ancak Musk, şüpheci görüşlerinde yalnız değildi. Muteveffa fizikçi Stephen Hawking de bir zamanlar Portekiz’de yaptığı bir konuşmasında, “Yapay zekanın hızlı gelişimi sıkı ve etik olarak kontrol edilmedikçe felaket olabilir” demiş ve sözlerini şöyle sürdürmüştü: “Potansiyel risklere nasıl hazırlanacağımızı ve bunlardan nasıl kaçınacağımızı öğrenemezsek, yapay zeka uygarlığımızın tarihindeki en kötü olay olabilir.”
Yaşamın Geleceği Enstitüsü’nden (https://futureoflife.org/ ) Stuart Armstrong da yapay zekadan “yok olma riski” olarak bahsediyor ve “Nükleer savaşın bile yıkım açısından farklı bir seviyede olduğunu çünkü gezegenin sadece nispeten küçük bir bölümünü riske sokacağını ama akıllı hale gelen teknolojinin bütün dünyayı riske sokabileceğini” savunuyordu.
İsterseniz biraz da Metaverse ya da diğer bir ifadeyle Meta Evren‘i irdeleyelim…
Metaverse kavramı ilk kez Neal Stephenson‘ın 1992 yılında yayımladığı bilimkurgu romanı Snow Crash‘de ortaya çıktı. Türkçesi “evren ötesi” anlamına gelen Metaverse’de sanal alem ve gerçek dünya iç içe olacak. Metaverse’de insanların alışveriş yapabileceği, hizmetlere abone olabileceği, iş arkadaşlarıyla birlikte çalışabileceği, oyun oynayabileceği 3D sanal bir ortam sunuluyor. Metaverse, insanın dijital alandan ziyade dijital dünyanın içine girmesine izin veriyor. Sanal gerçeklik gözlükleriyle ve avatarlarla seyahat edinilen bu sanal dünyada birçok şey yapılabiliyor. ABD’de Metaverse hakkında bir araştırma yapıldı. Reddit’ten toplanan çeşitli yaş ve cinsiyetten bin 50 kişiye Metaverse’e yönelik kamu algısı hakkında bilgi toplamaya yönelik birkaç soru soruldu. Bu araştırmaya göre, katılanların %77’si Metaverse’in kullanıcılara zarar vereceğini belirtti. Bu zararların ise sanal dünyaya bağımlılık, gizlilik ve mahremiyet sorunları ve zihinsel sağlık rahatsızlıkları olabileceği kullanıcıların temel endişeleri arasında bulunuyordu.
Açıkçası teknolojinin insan hayatına etkisi günden güne artmakta, gündelik işlerimizi kolaylaştıran teknolojik gelişmeler hayatlarımıza büyük oranda etki etmekte. Örneğin bilgisayar teknolojisinde, telekomünikasyon, robotik, lazer, fiberoptik ve biyogenetikte çok hızlı gelişmeler, internetin yaygınlaşması, bilgiye ulaşmanın kolaylaşması, otomasyonun birçok alanda kullanılması üçüncü sanayi devrimi olarak kabul edilmekte. Artık dördüncü sanayi devriminin, başka bir tanımlamayla Endüstri 4.0‘ın eşiğindeyiz. Bu devrimin en önemli belirleyicileri yapay zeka, robotik ve kuantum bilgisayarları olacak.
Ama halihazırda teknolojinin yararları kadar zararları da bulunmakta. Bu nedenle teknolojinin doğru kullanımı çok önemli. Yoksa teknolojik gelişmelerin bize yarardan çok zarar vermesi kuvvetle muhtemel. Ve hiç kuşku yok ki teknolojiyi doğru şekilde kullanmanın tek yolu akıl ve vicdandır.
Dip Not: Yapay zeka ve yüksek teknoloji ile ilintili olduklarından Westworld ve Black Mirror adlı televizyon dizileri seyretmeyenlere önerilir.
Kaynakça: Gülay Savaş, BBC, Time Türk .