Dünden bugüne EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar)- 7
Kahraman Maraş’ta adeta tek başına bir ordu gibi EYT mücadelesini sürdüren İsmet Gedikli ile bu kentteki EYT etkinlikleri ile ilgili olarak konuştuk.
Sayın Gedikli, EYT’den nasıl haberiniz oldu?
GEDİKLİ: Ben kendi çapımda siyaseti ve yasaları takip etmeye çalışan biriyim. 1999’da 4447 nolu yasa çıktığında biliyordum. Sosyal medyayı takip ettiğim için de Çanakkale’den 2008 yılında Mevlüde Hanım’ın başlattığı mücadeleden haberim oldu.
Yaşadığın şehir de EYT’nin etkinliği oldu mu?
GEDİKLİ: Olmadı.. Tek etkinliği ben düzenledim.Valilik ve emniyetten izin alarak arkadaşları topladım ve EYT basın bildirisi yaptım.
Hangi tarihte olduğunu hatırlıyor musun? Ve kaç yıldır EYT içindesin?
GEDİKLİ: 22 Nisan Pazar 2018. KAHRAMANMARAŞ Ulucamii önünde. İki buçuk yıldır EYT ailesinin içindeyim. Geçen yıl, devletin mağdur ettiği grup EYT Kahraman Maraş grubunu ben kurdum.
Görüştüğün siyasetçiler… İsim olarak. Seni dinlediler mi? Yorumları ne oldu?
GEDİKLİ: Çok sayıda siyasetçiyle görüştüm. Mağduriyetimizi anlattım.
Birkaç isim söyler misin?
GEDİKLİ: Sayın Mahir Ünal, Sayın Bülent Tüfekçi, Sayın Veysi Kaynak, Sayın Hüseyin Yayman, Sayın M. İlker Çitil…
Size ne yanıt vermişlerdi. Onlar da diğerleri gibi ”Haklısınız” mı dediler?
GEDİKLİ: Sayın Mahir Ünal’a malum durumumuzu enine boyuna anlattım. İki sefer görüştüm. İlkinde “Zamanında ‘Erken emeklilik’ ve ‘Süper emeklilik’ çıkararak devleti zarar ettirdiler, bizim böyle bir çalışmamız yok.” dedi. 1 Kasım seçimlerinden tam bir hafta önceydi. İkincisinde ise, “ben de yaşa takıldım, ben de sizdenim.” dedi. “Sizinle biz aynı mıyız?” dedim.
Görüşmeyi Meclis’te mi yapmıştınız başka bir yerde mi?
GEDİKLİ: Kahraman Maraş Kıbrıs Meydanı’nda.

Sayın Veysi Kaynak ile ne görüştünüz?
GEDİKLİ: Sıkıntımızı anlattım. Mağduruz ve haklıyız dedim.Yasaların geriye doğru işlemeyeceğini anlattım. Ama, “işlemiş” dedi.. “Eyt yasası çıkarırsak” dedim; “bakın yol, hastane, köprü vs. yapıyoruz” dedi.
Şimdi de Kahraman Maraş’tan başkente uzanıyor ve EYT öncülerinden Ruhi Sevim’e sorular soruyoruz.
Sayın Sevim, EYT’ ye nasıl bulaştınız sorusunu size de sormak istiyorum.
SEVİM: 2011 yılında sosyal medyadan bulaştım.
Neden?
SEVİM: Emekli olmam gerekiyordu, primlerimi yatıracak gücüm kalmamıştı.
Serbest mi çalışıyorsunuz?
SEVİM: Bakkalım
Ankara’daki etkinliklerde yer aldınız mı? Kaç etkinlik yapıldı?
SEVİM: Dört etkinlik olduğunu hatırlıyorum. Hepsinde vardım.
EYT önderlerinin Meclis’teki siyasetçilerle olan görüşmelerinde var mıydınız?
SEVİM: Evet, hemen hemen hepsinde
Ankara’daki etkinliklerde yol arkadaşlarınız kimlerdi?
SEVİM: Elif Topal, Nevin Yörük, Hasan Andiç, Selahattin Çoban, Ömer Hayta, Ahmet Ceylan, Mürsel Erdem, Döndü Kaygusuz, Mehmet Kandemir, Saniye Kahraman, Elmas Kocaballı, Cihan Karacan… İlk aklıma gelenler.
Bu insanların ortak noktası maddi anlamda zor durumda olmaları mıydı? Yani birbirini hiç tanımayan bu insanları bir araya getiren güç neydi?
SEVİM: O güç mağduriyetten kaynaklandı. Maddi anlamda zorda olanlar elbette vardı. En başta ben. İçimizde hurdacılık yaparak ayakta durmaya çalışan da vardı.
Hurdacılık yapmak elbette ayıp değil. Ben buna ekmeğini taştan çıkartmak der o arkadaşı takdir ederim, yine de kendi izni olmadan adını burada yazmamız doğru olmaz.
Meclis’teki görüşmeleriniz nasıl geçti?
SEVİM: CHP destek verdi, MHP haklı buldu, AKP hiç kabul etmedi
Grup toplantılarına katıldınız mı?
SEVİM: Hepsine katıldık. Başbakan Binali Bey’le görüştüğümüzde bizi Çalışma Bakanı’na yönlendirdi. Bakan bizi dinledi ya da dinler gibi yaptı. Sonuç çıkmadı.
Takılmaya devam edecekler denilmişti yanılmıyorsam.
SEVİM: Evet. Dediği gibi de oldu. Takılmaya devam ettik.
Mitinglerde kaç kişiydiniz yaklaşık olarak?
SEVİM: Yüz kişi ancak. Zaten en büyük sorun da bu. Beş bin kişi olsaydık, sonuç farklı olurdu.

Devam edecek…
Erdinç OZAN
Erdinç OZAN Kimdir?
1957 Rize doğumlu. Rize Lisesi Edebiyat bölümünü, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rize Meslek Yüksek Okulunu ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Ekonomist ve yazar.
29 yıl Rize’de, 24 yıl İstanbul’da 6 yıl Karabük’te yaşadı. Ayvalık’a yerleşti ve son bir yıldır burada yaşamakta. Özel sektörde satış ve pazarlama uzmanı ve müfettiş olarak çalıştı. Emekten yana olduğu için kendi deyimiyle 22 kez iş değiştirdi ve 19 işten kovuldu.
Yazı yaşamına 1980 de öykü yazarak başladı. Yüzlerce Sanat-Edebiyat dergisinde ve gazetelerin sanat yapraklarında şiir, deneme, öykü ve eleştirileri yayımlandı. Eleştirel yazılarında eş-dost ayrımı yapmadan yanlışların altını cesurca çizmesiyle tanındı. Toplumcu-Gerçekçi sanat anlayışını benimseyen yazar, tüm karakterlerini yaşamın içinden aldı. Sanal dünyalar ve ütopik duygulardan uzak, hayatın katı gerçeklerini akıcı bir dille gözler önüne serdi. Gerçeklerden yola çıkarak gerçeğe ulaşmayı hedefledi. Yaşanmış ya da yaşanmakta olan hayatları kuytu köşelerden alıp okurlarıyla buluşturdu.
İlk kitabı ”Dağlar da Ağlar” (öykü) Haziran 2014’te yayımlandı. Bu kitaptan sonra kendisine ”Dağları ağlatan yazar” yakıştırması yapıldı. İkinci kitabı ”Dökün Beni Yıldızlara” (roman) Ağustos 2016’da yayımlandı. Hemen her okuyanı gözyaşlarına boğan bu roman emeklilikte yaşa takılanların yaşadığı sosyal dramı gözler önüne serdi. İşsizliğin yol açtığı sebeplerle dağılan bir ailenin anlatıldığı kitap EYT tarafından sahiplenildi. Kitabın İzmir Karşıyaka’daki imza günü develi bir eylemle mitinge dönüştürülerek edebiyat tarihinde bir ilke imza atılmış oldu.
İrem adlı bir kız çocuğu olan Erdinç Ozan, yerel basında aynı zamanda köşe yazarlığı yapıyor. Edebiyat dergilerinde öykü ve denemeler yazıyor. 2017’nin son ayında üçüncü kitabı doğu ve batı kültürleri arasındaki çatışmayı gerçek bir aşk düzleminde konu alan ‘Narin Safran’ ve ”Balıkçı Kız” adlı romanı yayımlandı. ”Şirin mi Şirin” ve ”Tophane” isimli romanları ise yayımlanmayı bekliyor.