Dersim’de Paglar, Mezar Höyükler ve Eski Ölü Gömme Kültürü

**
Dersim’de hemen her köyde topraktan yapılan seramik kap ve küpler değişik şekilleriyle her evde bulunmaktadır. Kazılarda elde edilen seramik kapların çok farklı biçimlerdeki yapılışları; özellikle Anadolu’da Çatalhöyük kazılarında çıkartılan kaplar, tahta araçlar, kemik iğneler vd. ilk başlarda ölülerin yanına; içlerine su ve yemek konularak mezarlara bırakılıyordu. “Ölen kişinin embriyon gibi çömelmiş durumda bulunduğu –sanki yeniden doğacakmış gibi- büyük boyuttaki küpler olarak karşımıza çıkıyor.” Küp biçimindeki bu kapların en belirgin özelliği hamile bir kadın karnına benzemesidir. Kadın vücudunu çağrıştıran pek çok toprak küp, Dersim köylerinde çoğunlukla her evde mevcuttur. Bunlar köylüler tarafından ormanlık alanlarda tarla açılırken, tarla sürülürken, sonradan rast gele ele geçirilmiş küplerdir. Çatalhöyük kazılarında elde edilen ve küplere benzeyen bu kaplar, “genellikle sadece yüzler değil, tersine göğüsler de belirgindir. Kabın en eski şekline ve yapımına örnek alınan şeyin, kadının göğsü olduğu açıktır.”

Peki neden böyleydi bu? Kadın vücudu ve göğüsleri biçiminde yapılan seramik küplerle ne ifade edilmek isteniyordu? Kadın göğüsleri; “ilkel insan için yaşamsal değer kaynaklarının yanında, besleyici ve hayat verici” olarak görülen bir önemdeydi. Yine kazılarda ortaya çıkan ve M.Ö. 1500’lere ait bu ‘Girit Küpünün’ özellikleri de ince, uzun boylu bir kadın şeklindeydi. Ve küpün tüm yüzeyi kadının meme başı motifiyle kaplıydı. Eski toprak kapların hepsinde kadının ya göğüs ya da hamile görüntüsü taklit edilmişti. Kaplardaki bu vücut kısımları, gerçekte olduğu gibi, yaşam veren ve yaşamı sürdüren kısımlarıdır.”

Böylece küpler içerisine konularak mezarlara gömülme kültürü, aslında yeniden dirilme ve dünyaya gelme anlayışının bir ürünü olarak eski toplumlarda olduğu gibi Dersim’de de kadının yaratıcı, doğurucu yönünden gelen bir inançtı. Daha o zamanlar Dersimliler ölüleri küpler içerisine oturtarak mezarlara gömüyorlardı. “İnsan yaşamı, ışığın ve karanlığın çatışmasında var olmayı öğrendi, evrensel ana kucağı olarak algılanan toprağın, karanlıklarına geri gideceği ana dek, bağlı olduğu, yaşamın günlük değişiklerini öğrendi. Onu, ölülerin arasına gömdüler, böylece yeni yaşam için yeniden doğa bilsin diye.”

Bu dönem ‘Erken Minnos’ dönemi diye adlandırılmaktadır. Dersimliler bu erken dönemde çocuk ölülerini, topraktan çömlekler içerisine koyarak gömüyorlardı. “Anneyi ölen çocuğun ruhu aracılığıyla yeniden gebe bırakmak amacıyla, küçük çocukları evin içinde bir yerde çömleklere koyup gömme çok rastlanılan bir davranıştı.”
**
Dersim’de Hozat’ın Qelecuğ Köyü’nde Paglar’da, (Dımılice höyük anlamında) köylüler define adına Part, Tubal Kaini, Asur ve Ermeni altınlarını bulmak için etrafı kazıyıp hazine ararlarken, ortaya çıkarılan çömlek parçaları içerisinde kemik ve köz kalıntılarına rastlıyorlardı. Çömlekler çıkarıldığında köylüler bu durumu, “çömlek küplerin içerisinde altın vardı, biz bu küpleri ‘tılsımsız’ açtığımız için, altınlar kül ve kemik parçalarına döndü” şeklinde karşılıyorlardı.
**
Ne yazık ki; Paglar’da (Dersim höyüklerinde) henüz hiçbir kazı yapılmamış ve bu kültüre ait ne varsa açığa çıkartılmamıştır. Oysa; o döneme ait pek çok Paglar’da, (höyüklerde) Dersim yerleşik kabilelerine ve muhtemelen kabile şeflerine ait pek çok mezar örnekleri vardır. Bu paglar açılsa, içlerindeki ölüler ve ölülere ait eşyalar da açığa çıkarılacak ve incelenecektir. O zaman bu kültürün özellikleri de öğrenilecektir.
Turabi SALTIK
Görseller: Definesohbeti
Reklamcılık