Alevi bir ailede dünyaya gelmiş bir ateist olarak, sünnilerden özür diliyorum!
Neden mi?
Biz ateistler ve Aleviler bu ülkede yüzyıllardır rahat ve özgürce yaşarken ve inancımız ya da inançsızlığımız nedeniyle zerrece baskıya uğramamışken; siz sünniler kendi inancınızın gereklerini rahatça yerine getiremediniz! Gerek ‘bizim devletimiz’, gerekse çevrenizde bulunan biz ateist ve Aleviler tarafından sürekli rahatsız edildiniz ve baskıya maruz kaldınız! Katledildiniz, yaralandınız, işkence edildiniz, iftiraya uğradınız, sürgün edildiniz!
Ezanınız günde beş kere okunduğunda çevreye rahatsızlık veriyor gerekçesiyle yasaklandı! Gizli gizli okuduğunuz ezanlara ise bizler saldırdık; ezan okuyanı da, namaz kılanı da katlettik!
Kendi inancınızın ibadethanesi sayılan camileri ‘bizim devletimiz’ ve biz ateist ve Aleviler yok saydık! Siz, ”sünni (İslam) inancının ibadethanesini belirlemeye bu inanç mensuplarından başka kimsenin hakkı yoktur” dedikçe; ‘bizim devletimiz’, sizleri zorla cemevlerine sokmaya çalıştı ve ”tarihte cami diye bir ibadethane yoktur, gidecekseniz cemevine ya da kiliseye gidin” dedi!
Sünni (Müslüman) köylerine kendi imkânlarınızla cami yapımına başladığınızı duyduğumuzda bir anda çılgına döndük ve feryat figan ortalığı ayağa kaldırdık! ‘Bizim devletimiz’ bu haykırışlarımızı duydu ve kendi imkânlarınızla yapmaya çalıştığınız camilerinizi çeşitli yasal gerekçelerle yıktı! Köylerinize zorla cemevi ve kilise yaptırdı!
Siz hiçbir inançsal varlığınızı gerçekleştiremiyorken biz ateist ve Aleviler tüm özgürlüğümüzle bu ülkede arz-ı endam ediyor olmamıza rağmen; ‘üniversitelere genç kızlarımız zülfikar kolyesi takarak giremiyor’ gerekçesiyle yıllarca mağdur edebiyatı yaptık, buradan politik rant elde etmeye çabaladık ve mazlumu oynadık! Gerçek mazlum sizken; biz tüm haklarımıza sahip olmamıza rağmen üniversiteye boynunda “zülfikar”la giremeyen kızlarımızın olmayan mağduriyetini şişirdik!
Buna rağmen siz, üniversiteye zülfikar kolyesiyle giremeyen genç kızlarımızın mağduriyetinin giderilmesi için yapılan tüm eylemlerde bizimle birlikte oldunuz; biz ise sizin mağduriyetinizi dile getiren hiçbir eyleminize destek vermedik!
Hızır orucu günlerinde oruç tutmadığınız için üniversitelerde sizlere biz ateistler ve Aleviler satırlarla saldırdık! Yüzlercenizi yaraladık, sakat bıraktık, öldürdük ve hiçbir cezai yaptırımla da karşılaşmadık! Sadece son on beş yıl içerisinde; Bolu’da, Malatya’da, Elazığ’da, Zonguldak’ta, Trabzon’da, Mersin’de ve Antalya’da bu nedenden dolayı 7 gencinizi katlettik! Hızır orucu günlerinde; oruç tutmuyor gerekçesiyle sünni mahallelerine saldırıldığında ve Malatya’nın bir köyünde bir sünni ailenin evi ablukaya alınarak gece boyunca taşlandığında sessiz kaldık.
Dünyanın dört bir yanından Suriye’ye yığılmış olan Alevi ve ateist intifada çeteleri tarafından; sadece sünni (Müslüman) bir ailede dünyaya gelmiş olduğu için, babasının gözleri önünde başı gövdesinden ayrılarak öldürülen küçük kız çocuğunun ve ailesinin dramının tek sorumlusu, bu çetelere destek veren, ‘bizim Alevi ve ateist nitelikli devletimizdir’ diyemedik!
‘Ateizmi geliştirme ve yaygınlaştırma bakanlığı ve ‘alevilik işleri bakanlığı’ gibi bakanlıklar, siz sünnilerden (Müslümanlardan) alınan vergilerle ayakta kaldı. ülkedeki her kesimin vergileriyle işleyen bu bakanlıklar, sadece ateistlere ve alevilere yönelik çalışmalar yürüttü. Sizden alınan vergilerle hiç gitmediğiniz cemevlerinin elektiriği, suyu vb. masrafları karşılandı ve biz bundan hiç rahatsız olmadık!
Perşembe günü gerçekleştirilen bir cem ayini sonrasında, cemevine gelen; ”sünnilerin ve sağcıların bir cemevini yaktığı” yönündeki haberi alınca bir anda Aleviler ve onlara katılan biz ateistler galeyana geldik ve Maraş’taki bir sünni mahallesini kuşattık! Üç gün boyunca burada yaşlı-genç, kadın-erkek, hasta-sağlam, çoluk-çocuk demeden tüm sünnileri ve sağcıları palalarla, kılıçlarla, bıçaklarla, baltalarla ve ateşli silahlarla katlettik! Biz tüm bunları yaparken, ‘bizim devletimiz’ ve onun kolluk kuvvetleri kentten çekilerek bize desteğini sundu. Aynı zamanda ‘bizim devletimiz’ kanuni süreçte, olaylar sırasında en azılı davrananlarımıza bile ceza vermedi.
Bununla da yetinmedik, aynı oyunu Çorum’da, Malatya’da, Sivas’ta, Elazığ’da da oynadık ve birçok sünni ve sağcı vatandaşı öldürdük! Hiçbirimiz de ceza almadık. Göstermelik olarak yargılanan arkadaşlarımızın avukatları ise daha sonra milletvekili ve bakan oldular! Günümüz iktidar partisinde bile avukatlarımızın milletvekillikleri devam etmektedir!
Sonra, 1993 yılının 2 Temmuz’unda, Sivas’a bir kültürel etkinlik gerçekleştirmek için gelen insanları, sünni (Müslüman) ve sağcı oldukları için öldürmeyi istedik. yerel basın organları, belediye, valilik ve topyekûn ‘bizim devlet’ de arkamızdaydı. ‘E Alevi mahallesi’nde tavşan sattırmayacaktık’! Günlerdir bilediğimiz kinimiz ve bıçaklarımızı köreltme zamanı yine bir cem ayini sonrasında ‘sünniler ve sağcılar cemevini yakmışlar” haberiyle birlikte geldi. ”Alevi Türkiye, Atesit Türkiye” sloganlarıyla sünnilerin ve sağcıların kaldığı otele yürüdük ve büyük bir zevk alarak aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu oteldeki insanları, ‘hak ve insanlık’ için, diri diri yaktık!
Kısacası biz ateistlerin ve Alevilerin, bu ülkedeki sünnilere ve sağcılara karşı çok suçu var! Bu yüzden mağdur olan sünnilerden özür diliyorum!