İKTİDAR BLOK’UNUN REDDETTİĞİ ÖNERGELER VE SONUÇLARI!

Yaşadığımız ülke Türkiye, 14 Mayıs 2023 tarihinde, Cumhurbaşkanı ile 600 milletvekilinin seçileceği, tarihinin en kritik seçimlerinden birini yaptı. İktidar ile muhalefetin eşit şartlarda çalışamadıkları, devletin elindekiler dahil, medyanın taraf olduğu, başta mülki amirler, devlet görevlilerinin iktidar adına propaganda çalışmaları yaptığı, biri hariç (sağlık bakanı) tamamı milletvekili adayı olan bakanlar ile Cumhurbaşkanının devletin tüm olanaklarını kullandığı, kısacası eşit ve adil olmayan bir propaganda sürecinin ardından, 14 Mayıs’ta yapılan seçim sonuçları üzerinde de manipülasyon ve şaibe iddiaları devam ediyor olsa da parlamento oluştu. Ancak 3 adayın yarıştığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylardan hiçbirisi, Cumhurbaşkanı seçilebilmek için, anayasa ile Cumhurbaşkanı seçim kanunun aradığı %50+1 oy oranına ulaşamadığından Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. Şimdi yurtiçi ve yurtdışında yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı 64 milyon seçmen, yeniden sandık başına gidecek ve ilk turda en çok oy alan, iki adaydan birini Cumhurbaşkanı seçecek. Yurtdışı ve Gümrüklerde oy verme işlemleri devam ediyor. Yurtiçinde ise yurttaşlar 28 Mayıs 2023 tarihinde sandık başına gidecekler.
Kuşkusuz ikinci tura kalan iki aday olan partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, vaat ve projeleri ile seçmeni ikna edebilme kabiliyetlerinin seçimde belirleyici olması beklenir. Ancak yukarıda belirttiğim gibi, adaylardan Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Erdoğan devlet olanakları ile devlete ait olanlar dahil, yazılı ve görsel medyayı sınırsızca kullanma olanaklarına sahipken, Kılıçdaroğlu bu olanaklardan mahrum. Kısacası neresinden bakarsanız bakın, iktidar blokunun ülkeye dayattığı, yeni yönetim anlayışında eskiden kısmen de olsa tarafsız olabilen, devlet bürokrat ve kurumları ile yayın kuruluşları parti propagandasının aracı haline getirilmiş bulunuyorlar. Maalesef Erdoğan’ın sahip olduğu olanaklara şimdi bir de meclis çoğunluğunun, Cumhur İttifakı’nda olması eklendi. Elbette Erdoğan ve başında bulunduğu iktidar bloku, bu çoğunluğu “İstikrar olsun” sloganı ile kullanma olanağına sahip.
Peki gerçek böyle mi, meclis çoğunluğu istikrarın devamı için gereklilik mi? bu soruya verilecek cevap, gelişmiş demokratik sistem için geçerli olan bu argümanın, parlamentonun yürütmeyi denetleme ve halkın taleplerine ilişkin, kanuni düzenlemeler yapma yetkisinin elinden alındığı Türkiye yönetim biçiminde geçerli olmadığıdır. Bunun için çok uzağa gitmeye gerek yol, son yıllarda mecliste reddedilen araştırma önergelerine bakmak bile “istikrar olsun” sözünü anlamsız kılıyor. Zira parlamento yürütmenin başından gelmeyen hiçbir konuda araştırma ve düzenleme yapma gücüne sahip değildir.
Tüm bu nedenlerle, 28 Mayıs 2023 tarihinde sandığa gidecek olan seçmenin, AKP-MHP blokunun mecliste reddettiği önergeleri aklına getirmesi “İstikrar olsun” söyleminin geçersizliğini düşünmesini sağlamaya yeter de artar.
İşte reddedilen önergeler ve kısaca sonuçları:
- Maden kazaları araştırılsın: Önerge reddedildikten kısa bir süre sonra Soma maden faciasında 301 emekçi iş cinayetinde hayatını kaybetti. Sonra Karaman/Ermenek, Zonguldak/Kozlu ve Bartın/Amasra maden faciaları yaşandı. Yüzlerce işçi alınmayan tedbirlerden dolayı hayatını kaybetti ve iktidarın en tepesinde ki Cumhurbaşkanı, bunları fıtrat veya kader planı olarak olağanlaştırdı. Ne yazık ki, tüm kazaların nedeni iş güvenliği tedbirlerinin alınmamış olmasıydı. Bu nedenle iş güvenliği tedbitlerini maliyet unsuru olarak gören, işveren ve yöneticiler hep aklandılar ve yargıya hesap vermediler.
- Kadın Cinayetleri araştırılsın: Reddedildi ve kadın cinayetleri artarak devam etti. Günde 2-3 yılda binlerce kadın, babası, kardeşi, kocası, eski sevgilisi veya eski kocası, sevgilisi veya birlikte olmayı reddettiği erkek tarafından katledildi.
- İmar işlerindeki rant, yolsuzluk ve rüşvet araştırılsın: Reddedildi ve imar aflarıyla çürük kaçak binalara ruhsat verildiği için, depremde bu ülkenin on binlerce yurttaşı enkaz altında can verdi.
- Elektrik ve Doğalgaz zamları araştırılsın: reddedildi ve fiyatlar son iki yıl içinde %500 arttı.
- Nükleer santralin etkileri araştırılsın: Reddedildi ve Akkuyu nükleer santralinin çevreye etkilerinin Halkın vekillerinin araştırması engellendi.
- Cumhurbaşkanının açıklamalarının ekonomiye etkileri araştırılsın: Reddedildi ve Merkez Bankasının “ben ekonomistim” diyen Cumhurbaşkanının dayatması sonucu faiz indirimine gitmedolayı Türk Lirası hızla değer kaybetti, enflasyon tarihin rekor seviyesine ulaştı. Kur Korumalı Mevduat hesabı uygulaması ile halka hizmet için kullanılması gereken milyarlarca lira, devletin kasasından bankaların kasasına oradan bankaya koyacak parası olan bir avuç sermaye sahibine aktarıldı.
- Cumhurbaşkanının harcamaları araştırılsın: Reddedildi ve halk yoksullaşırken, “itibardan tasarruf olmaz” diye saray harcamaları, Cumhurbaşkanının emrinde ki örtülü ödenek ile varlık fonundan harcamalar artarak devam etti.
- TRT ile Anadolu Ajansının taraflılığı araştırılsın: Reddedildi ve devletin yayın organları partinin yayın organı haline getirildi. Yasa gereği tarafsız olmaları gereken bu kurumlar, seçim sürecinde tarafsız olamadılar. Üstelik seçim sonuçları üzerinden manipülasyon yaptılar.
- Vatandaşların artan borçları araştırılsın: Reddedildi ve kazançları ile günlük harcamalarını karşılayamayan milyonlarca vatandaş hızla bankalara borçlandı. Şimdi ise borçlarını ödeyemez durumda.
- Faiz lobisi araştırılsın: Reddedildi ve manipülasyon yaparak, faizlerin yükselmesine yol açmak suretiyle, halkın cebinden milyonlarca lira paraya el koyan, faiz lobisinin üzerine gidilemedi.
- Teröre finansman sağlayan kaynaklar araştırılsın: Reddedildi ve böylece çzellikle FETÖ terör örgütünün finans kaynakları tespit edilip kurutulamadığı gibi, iktidar bloku muhalefeti sürekli teröre destek vermekle suçlamaya devam etti.
- Tutuklu Gazeteciler araştırılsın: Reddedildi ve yüzlerce gazeteci sırf iktidarı eleştirdiği veya gerçek haber yaptığı için içerde. Bu nedenle Türkiye, gazetecilerin içerde olduğu ülkeler sıralamasında başı çekiyor.
- ÖSYM’deki usulsüzlükler araştırılsın: Reddedildi ve yıllardır, sorunları çalmak suretiyle, hak etmeyen öğrencilerin üniversitelere girmelerini sağlayan AKP’nin iktidar ortağı FETÖ yapılanmasının, milyonlarca gencin geleceğini çalmasının suçluları adalete hesap vermediler.
- Terör olayları araştırılsın: Reddedildi ve özellikle kent merkezlerinde patlayıp, yüzlerce insanı hayattan koparan bombalı saldırıların arkasında ki güçler ortaya çıkarılmadı. Zira iktidar, bu saldırıları gerçekleştiren örgüt veya kişiler hakkında toplumu yanlış bilgilendirmek suretiyle, yönlendirme yapmaktadır. Her patlamanın ardından hızlı bir şekilde, yayın yasağı getirilmesi de bu amaçla yapılmaktadır.
- Çocuk istismarı araştırılsın: Reddedildi ve çocuk istismarına yol açan nedenler ile yapanlar hakkında bilimsel araştırmaların yapılması engellenmiş oldu. Böylece çocuk istismarı artarak devam etti. Özellikle tarikat yurtlarına ilişkin iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Oyun çağında ki kız çocuklarının evlendirilmelerine göz yumuluyor. Kısacası devlet çocukları koruma görevini yapmıyor.
Buraya aldığımdan çok daha fazla önerge reddedildi. Örneğin; HDP yöneticileri hakkında açılmış olan Kobane davasına gerekçe yapılan, 6-8 Ekim olayları araştırılsın yönünde, HDP meclis grubunun verdiği önerge reddedildi. Reddedilmeyenler ise usulen gündeme alındı ve sonuçları meclisin tozlu raflarında çürümeye bırakıldı. Kuşkusuz bunun en bariz örneği, 34 yoksul Kürt köylünün savaş uçaklarından atılan bombalarla katledildiği Roboski katliamına ilişkin araştırmadır.
Özellikle muhalefetin verdiği önergelerin, iktidar çoğunluğu tarafından gerekçelerine bakılmasızın otomatiğe bağlanmış şekilde reddi, meclisin yürütmeyi denetleme ve toplumun sorunlarına çözüm üretme işlevini yerine getirmesini engelledi. Kısacası bugüne kadar yapılanlar, gelecekte yapılacakların teminatıdır. Tek adam yönetiminde meclis devre dışı bırakılmış ve milletvekillerinin görevi, saraydan gelen kanun tekliflerine el kaldırmakla sınırlandırılmıştır.
O zaman, Erdoğan ile başında bulunduğu iktidar blokunun, meclis çoğunluğu bizde, Cumhurbaşkanı da bizden olsun, “istikrar olsun” argümanı geçerliliği olmayan basit bir seçim kazanma aracından başka bir şey değildir.